GÜNDEMİ yakından izleyen, okumuş, yazmış bir arkadaşımdan dün sabah art arda mesaj geldi:
– Aile olarak ilginç bir gelişme yaşadık. İşin ucu Türkiye’ye karşı adı konulmamış finansal yaptırıma kadar vardı.
Ardından yaşadıkları olayı anlatmaya koyuldu:
– Oğlum, gelinim ve iki torunum Fransa’da yaşıyor. Bir ev alma durumları var. Ben de kendilerine mütevazı destek olarak 20 bin Euro gönderdim. Fransız bankası, oğlumun hesabına geçtiğim parayı bloke etti.
Bankanın parayı bloke etme gerekçesini aktardı:
– Fransa’daki banka, “Türkiye, Rusya’ya karşı finansal yaptırımlara katılmadı. Rus oligarklara karşı bir eylem oluşturmadı. Bu nedenle ‘kara listeye’ alındı. Oradan gelen bütün paralar Rusya bağlantılı olarak görülüyor ve kabul edilmiyor” dedi.
20 bin Euro’nun kendisine geri döndüğünü bildirdi:
– Sözün kısası, babası olarak oğluma gönderdiğim para Fransa’dan geri döndü.
Arkadaşım daha küçük bir para transferi konusunu da aktardı:
– Gelinim de Fransa’daki hesabından Türkiye’deki hesabına buradaki bazı ödemeler için 300 Euro göndermek istedi. Fransa’daki bankası izin vermedi.
Gelinine bildirilen gerekçeyi aynen paylaştı:
– Türkiye; Rusya, Venezuela, Paraguay, Küba gibi ülkeler ile aynı listede yer alıyor. Türkiye’ye para transferi yetkimiz kaldırıldı.
Arkadaşım mesajını şöyle noktaladı:
– Bunları geçen hafta Cuma günü ile bu hafta Çarşamba günü arasında yaşadık. Ortada vahim bir durum var.
Arkadaşımdan gelen mesajı Türkiye Bankalar Birliği’ne ve bazı banka genel müdürlerine gönderip sordum:
– Bu işe ne diyorsunuz? Türk bankacılık sektöründe bu durum yaşanıyor mu? Size ulaşan bir şey var mı?
Türkiye Bankalar Birliği’nden şu yanıtı aldım:
– Bize ulaşan böyle vaka yok. Avrupa’dan, ABD’den bankalara, “Rus oligarklarını parasını kabul ediyor musunuz? Uluslararası bankacılık kurallarına uymayan işleminiz var mı?” sorusu geliyor. Bankalarımız, “Uluslararası kurallara uymayan işlem asla olmaz” cevabı veriyor.
Bir banka genel müdürü, “Bankacılık işlemlerinde sıkıntı söz konusu mu?” soruma şu yanıt verdi:
– Hiç yok…
Ardından arkadaşımın mesajıyla ilgili yanıta geçti:
– Size gelen mesajda tutarsızlık var. Çünkü, hiçbir banka detay olarak paranın niye bloke edildiğini söylemez. Sadece,“Yaptırım kurallarına takılmıştır” diyebilir.
300 Euro’luk işlemin gerçekleştirilmemesine de şu yorumu yaptı:
– 300 Euro hikayesi şöyle tutarsız. Söz konusu kişinin yurtdışında kendi hesabı var. Yine kendi hesabına Türkiye’ye gönderiyor. Aynı kişi hem gönderen, hem alan, herhangi bir ülkede yasaklı olmadıkça ve swift’ten atılmadığı sürece olayın doğru olma ihtimali çok düşük.
Banka genel müdürüne şu yanıtı verdim:
– Bana mesajı gönderen arkadaşım okumuş, yazmış bir kişi. Yani, yanlış anlaması söz konusu değil.
Banka genel müdürü yanıtını şöyle tamamladı:
– Sözü edilen müşteri yurt dışında yasaklı değil. Türkiye’de de yasaklı olmadığı anlaşılıyor. Türkiye, Türk bankacılık sektörü swift’ten atılmış değil. Nasıl engellenecek? Olayın detayını görmek lazım.
Bir başka genel müdürü de arkadaşımın mesajını şöyle değerlendirdi:
– Bana bu konuda ulaşan bir bilgi yok. Doğru olmama olasılığı da yüksek.
“Oğluma yolladığım 20 bin Euro Fransa’dan geri döndü”, “Gelinimin 300 Euro’sunu Fransa’dan Türkiye’ye transfer etmediler” diyen arkadaşımın yanıltıcı bilgi vermesi söz konusu değil, yaşadığını aktarıyor…
Türk bankacılık sektörünün temsilcileri, çok şükür ki Türkiye’ye dönük özel bir tavır ve karara tanık olmadıklarını bildiriyor.
O zaman arkadaşımın yaşadığı olaydaki “bit yeniği” nedir acaba?
Türkler ABD’de nihayet politikada boy gösteriyor
ABD’de yaşayan Prof. Ali Beba, “Dr. Öz” başlıklı bir mesaj gönderdi:
– Amerika’da Türkler bilim ve sanat ile birlikte nihayet politikada da boy göstermeye başladı.
Amerika yönetiminin kuvvetler ayrılığı ilkesine göre birbirine eşit ağırlıklı üç organ tarafından gerçekleştiğini anımsattı:
– Bunlar “Yürütme-1 Başkan”, “Yargı-9 üyeli Anayasa Mahkemesi” ve “yasama-100 senatör ve 435 mebus”tan oluşuyor.
Amerikan politikasını oluşturan, ağırlıklı olarak Cumhuriyet ve Demokrat partilerin yarıştığı üçlü sistemde Türkler’in de giderek etkin olmaya başladığını vurguladı:
– Dr. Mehmet Öz, bunun en başarılı örneği. Muhteşem tıp kariyerini, Cumhuriyet partisinden senatör olarak taçlandırmak üzere girdiği Pensilvanya ön seçimlerini Trump’ın da desteği ile kazandı.
Dr. Öz’ün kasım ayında Demokrat rakibi ile karşılaşacağını kaydetti:
– Dr. Mehmet Öz, başarılı olması halinde ilk defa 100 senatörden biri olarak 6 yıl için Amerika’nın yasama organında göreve başlayacak.
Kongre üyeliği için de Türk kökenlilerden Cumhuriyet ve Demokrat parti içinde mücadele ettiklerine dikkat çekti:
– Benim için en önemlisi partiden ziyade başarılı olmaları ve seçilmeleri. Buradaki Rum, Ermeni ve Yahudi diasporanın gücü yasama organındaki etkinliklerinden geliyor. Her zaman olduğu gibi biraz geç de olsa ciddi bir uyanış var.
Bu konudaki dileğini paylaştı:
– Dileğim ve dualarım olabildiğince çok sayıda birikimli ve yetenekli Türk insanının Amerikan politikasında yer alması.
Ümitli olduğunu bildirdi:
– İkinci ve özellikle üçüncü kuşaklarla birlikte bir göçmen toplumu olan Amerika’da Türkiye’nin ve Türk insanının hak ettiği değerler için mücadele edeceklerine inanıyorum.
Kaynak: Dünya Gazetesi, Yazar: Vahap Munyar