Kuzey İrlanda tekrar seçime gidiyor
Kuzey İrlanda’da 5 Mayıs’taki parlamento seçimlerini kazanan Sinn Fein ile seçimlerden ikinci çıkan Demokratik Birlik Partisi (DUP) arasındaki anlaşmazlık nedeniyle 6 aydır ortak yönetim oluşturulamaması sonucu bu yıl ikinci kez sadığa gidilecek.
İngiltere’nin Kuzey İrlanda’dan Sorumlu Bakanı Chris Heaton-Harris, Belfast’ta basına yaptığı açıklamada, partiler arasındaki anlaşmazlık nedeniyle ortak yönetim kurulamaması üzerine bu yıl ikinci kez bölgesel parlamento seçimlerinin yapılacağını duyurdu. Heaton-Harris, seçime ilişkin detayları ise gelecek hafta açıklayacağını belirtti.
Parti liderlerini dinlediğini ve gelecek hafta hepsiyle tekrar görüşeceğini söyleyen Heaton-Harris, “Fakat yeniden bir seçimin yapılması için çağrıda bulunacağım. Yasal olarak bunu yapmak zorundayım.” ifadelerini kullandı.
Heaton-Harris, sınırlı seçeneklerle karşı karşıya kalmanın “derin bir hayal kırıklığı” olduğunu sözlerine ekledi.
Kuzey İrlanda’daki seçimleri, İngiltere’den ayrılığı savunan Sinn Fein kazanmıştı
Kuzey İrlanda’da 5 Mayıs’ta yapılan parlamento seçimlerini, İngiltere’den ayrılıp İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmeyi savunan Sinn Fein kazanmıştı.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) siyasi kanadı olduğu değerlendirilen Sinn Fein, parlamentoda 27 sandalye elde ederken karşıt görüşteki Demokratik Birlik Partisi (DUP) 24’te kalmıştı. Bu sonuçla bölgenin 100 yıllık tarihinde ilk kez İrlanda milliyetçisi bir parti, seçimde ilk sırayı alarak başbakan çıkarma şansını elde etmişti. Ancak, Kuzey İrlanda’ya özel yetki paylaşımı anlaşmasına göre, birinci ve ikinci partilerin bölgeyi birlikte yönetmesi gerekiyor.
Seçimlerin ardından, DUP’un “Kuzey İrlanda Protokolü’nde önemli değişiklikler olmadıkça yeni hükümetin kurulmasına izin vermeyeceğini” açıklaması, bölgede tartışmaları alevlendirmişti.
DUP, Kuzey İrlanda’nın AB’nin gümrük birliği kurallarına tabi olmaya devam etmesi ve İngiltere’nin geri kalanından Kuzey İrlanda’ya ithal edilen belirli mallar için yeni kontrol ve evrak işlerini içeren protokolle ortaya çıkan ticari bariyerin Kuzey İrlanda ekonomisine zarar verdiğini savunuyor.
Ayrıca, DUP, protokolü Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’taki yerinin geleceği için de “varoluşsal tehdit” olarak görüyor.
Parti, protokolde önemli değişiklikler olmadıkça Kuzey İrlanda’da yeni bir hükümetin kurulmasına izin vermeyeceği yönündeki kararlılığını da sürdürüyor.
Seçimlerin ardından parlamentoda, yeni meclis başkanı seçilememişti
Kuzey İrlanda’da, İngiltere’den ayrılığı savunan Sinn Fein’in birinci parti çıktığı 5 Mayıs’taki bölgesel parlamento seçimlerinin ardından ikinci parti DUP’un, 13 Mayıs’taki yeni meclis başkanı seçim sürecini desteklememesi nedeniyle süreç başarısız olmuştu.
Sinn Fein ile DUP arasındaki Kuzey İrlanda Protokolü konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle, DUP, 30 Mayıs’ta ikinci kez meclis başkanı seçimini engellemiş, böylelikle parlamentoda meclis başkanı seçilememişti.
İngiltere, AB’yle imzaladığı protokolü tek taraflı değiştirmek için harekete geçti
İngiliz parlamentosunda, Avrupa Birliği (AB) ile gerginliğe neden olan Kuzey İrlanda Protokolü’nün bazı maddelerinin tek taraflı olarak değiştirilmesini öngören yasa tasarısına ilişkin süreç devam ediyor.
Hükümet, protokolün tek taraflı olarak değiştirilmesini öngören yasa tasarısına bağlılığını sürdürüyor.
İngiltere’nin Brexit sonrası Kuzey İrlanda ile ticareti düzenleyen protokolde tek taraflı değişiklik yapma girişimine sert tepki gösteren AB ise 15 Haziran’da İngiltere’ye karşı hukuki süreç başlatmıştı.
Tartışmalı Kuzey İrlanda Protokolü
Brexit anlaşmasının bir parçası olan Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık’ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticareti düzenliyor.
Protokole göre, Brexit’e rağmen Kuzey İrlanda, AB’nin gümrük birliği kurallarına tabi olmaya devam ediyor. Birleşik Krallık’ın geri kalanıyla ticareti ise Kuzey İrlanda limanlarında gümrüğe tabi tutuluyor.
Katolik ayrılıkçılar ile İngiltere’yle birlik yanlısı Protestanlar arasındaki savaşı sona erdiren Belfast Anlaşması (Hayırlı Cuma Anlaşması) gereği, kontrollerin yapılabildiği fiziki bir kara sınırı oluşturulamıyor. Bu yüzden kontrollerin ancak denizde yapılması kararlaştırılsa da uygulanmasında sorunlar yaşanıyor.
İngiltere, ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini savunduğu protokolün geniş ölçüde değiştirilmesini istiyor.
AB ise protokolün değiştirilmesine sıcak bakmıyor.