Kıbrıs

Hayat pahalılığı kademeli yansıtılacak

Türk Lirasının değer kaybı, dövizin değer kazancı, ekonomik sıkıntının en önemli yönü.    Türk Lirası kazanırken, ağırlıklı olarak döviz üzerinden şekillenen bir piyasaya ayak uydurmaya çalışıyoruz.    Bu sebeple ülkeye döviz girmesi önemlidir.    Hükümet geçiş kapıları konusunda iyileştirici adımlar atmaya karar vermesi, çalışma başlatması da önemli olmakla beraber, en erken zamanda tamamlanmalıdır.    Başbakan Ünal Üstel;    Ankara temasları ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile basın toplantısı yapmış ve “fuzuli giderlerin azaltılmasına” dair bir açıklama yapmıştı.    Daha sonra ise bu açıklama bağlamında çeşitli tartışmalar yaşandı.    Başbakan Üstel, bu açıklaması ile ilgili;    “Bakanlıklardaki fuzuli giderlerin azaltılması anlamını taşıdığını, ‘maaş kesintisi’ ve ‘hayat pahalılığı’ verilmemesiyle bir ilgisi olmadığını” açıkladı.    Bu konuya tekrar döneceğim, bilindiği gibi emekli maaşları ya da emekli ikramiyelerinden kesinti olacağı yönünde de bir gündem oluştu.   

Maliye Bakanı Sunat Atun;    “Emekli maaşları ya da emekli ikramiyelerinden hiçbir şekilde kesinti olmayacağını” açıkladı.    Bu daha önce denenmiş, uygulanmış, sonrasında ise yargı kararı ile anayasaya aykırı bulunarak, kaldırılmış, kesinti yapılan miktarlar da geriye ödenmiş, ortada emsal karar bulunan bir mesele.    Dolayısı ile kamuda, tasarruf, fuzuli giderlerin azaltılması gibi adımlar farklı noktalardan başlayacak, başlamalıdır.    Bakanlık harcamaları, hesapsız örtülü ödenekler, kamu binalarında keyfi ve gereksiz kullanılan her şey, resmi hizmet araçları, ek mesai konusu, kısaca başlangıç olabilecek çok konu var.    Tekrardan hayat pahalılığı konusuna dönersem.    Enflasyon artışı, hayatın pahalılaşması, zorunlu tüketim maddelerine dahi ulaşmanın zorlaşması, ciddi bir fakirleşme getirdi.    Bunun giderilmesi, alım gücünün yükseltilmesi, hükümetin görevi.    Hükümet, kamu maliyesinin imkânları ile vatandaşın alım gücünün iyileştirilmesi arasında bir denge kurmak zorunda.   

Hayat pahalılığının %40 civarında, belki de daha fazla olacağı öngörülüyor.    Bunun kamu maaşlarına aynen yansıtılması, gerçekçi olalım çok da mümkün değil.    Kamu, kamuya bağlı kurumlar, belediyeler bu oranları maaşlara aktarmakla, ciddi bir külfetin ve mali yükün altına girer.    Yine bunlara bağlı olarak asgari ücretin de artması gerek, bu da özel sektöre ciddi bir mali yük, devamında ise hem kamu hem de özel sektör hizmetlerinin artması, zamlanması ve hayatın daha da pahalılaşması demektir.    Bir yandan maaş yükü artarken, bir yandan hayat daha da pahalı olacak.   

Hükümetin, hayat pahalılığını %20 ile %15 arasında sınırlandıracağı, kalan oranı daha sonraya erteleyeceği ve maaş aralığına göre bir uygulama yapacağı yönünde bazı duyumlar var.    Yani yüksek maaş çekenlere daha az, belli bir miktarın altında maaş çekenlere daha fazla hayat pahalılığı yansıtılacağı, konuşuluyor.    Alım gücünün korunması önemlidir, ancak bunun yolu sadece maaş artışı değildir.    Çünkü maaş arttıkça, hayat daha da pahalılaşıyor, artış için kaynak yaratma yöntemi de bunun başlıca sebebi.    Daha önemli yol, piyasayı denetlemek, zorunlu tüketimde fiyat sınırlaması ile fahiş karı önlemek, fonlarda indirim yapmak, bunlarla hayatı ucuzlatmaktır.

Kaynak: Kıbrıs Gazetesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir